top of page

Yeşil Gezegen

  • Yazarın fotoğrafı: gulluridvan
    gulluridvan
  • 21 May
  • 2 dakikada okunur

Bölüm: 1


Malum askerim, er kişiyim. Birkaç gün önce ant içerek durum daha da ciddi hale geldi. Acemi askerlik yerini usta askerliğe bıraktı. Ama konuyla ilgili hala hiçbir fikrim yok.

Üç haftayı aşkın süredir henüz keşfedilmemiş; yeşil ve tonlarının hakim olduğu bi' gezegende yaşıyorum. NASA'nın dahi haberi olmayan bu gezegen: Koğuş, mıntıka alanı, yemekhane, tuvalet, eğitim alanı, gazino adı altında demir sandalye odası arasında gidip geliyor. Yeşil Gezegen başta tabur sonra bölük adı altında eyaletlerden oluşuyor. Daha önceki hayatlarında insan olan gezegen üyelerinin kelime dağarcıkları: 'Emret komutanım, emredersiniz komutanım, istikamet, yat, kalk, sürün...' gibi harekete geçiren kısa kelimelerden oluşuyor.


Yeşil Gezegen'de günler; Dünya saatine kıyasla iki güne karşılık geliyor. Sabah 5:30 başlayıp 10:30 biten birinci gün ki soğuk suyla traş, ölüyü kıskandıracak güzellikte dolap düzeni, jilet gibi olması gereken çarşaf ve dört köşeli yatak örtüsü, gün aydınlanmadan yapılan mıntıka, kazanlarla demlenen çayın metal yığınıyla servis edildiği pek az insanın tadına bakma şansızlığına eriştiği kahvaltı ve iştima adı altında sabah yoklamasından oluşuyor.


-Sırayaaa geç!


-Onlu sıra yap!


-Hiza ve istikamete bak!


-Sağ taraf, uzat kolları!


-Sessiz ol!


-Sus!


-Sus dedim sana!


-On say çök!


10, 20, (...) 360, 370...


İlk gün Dünya saatine göre 10:30 gibi biterken güneş batmadan ikinci gün başlıyor. Ve saat o zaman asılı kalıyor. Öğle ve akşam yemeklerinin yer aldığı isimleri değişse de tüm yemeklerin aynı lezzetsizlikte olduğu Yeşil Gezegen'de sıraya geçmek hava hatta su gibi olağan ve zorunlu bir tabiat olayı. Yemekte sıra, tuvalette sıra, iştimada sıra, kantinde sıra, kahvede sıra, evrakta sıra...


Tabii Yeşil Gezegen'de daha neler oldu da dilim varmıyor anlatmaya. Herkes uyurken botların başında bekliyorsun. Nöbet, diyorlar adına. Botları beklediğim ilk gece şapkamı kaybettim. Durduk yere depodan silah çıkarıp, verdiler. Parçalayın bunu dediler. Silah, abim yaşında. Abi dedim kusura bakma, seni parçalara ayırmak zorundayım. Bir şekilde parçaladım silahı da tekrar birleştiremedim. Telefonu şarj edeyim diye gizlice girdiğim berber odasında da birden bire berber oluverdim. Kalabalıkta isimlerini bilmediğim için dört yüze yakın kişiye komutan dedim. Biri de benim adımı Recep zannediyordu. O kadar içten Recep diyordu ki bir ara ismimden şüphe ettim.


Adının Yeşil Gezegen olduğuna bakmayın. Survivor gibi, hayvanat bahçesi gibi bir yer. Yüzlerce kişi muz sırasına mı girmedik. Soğuk duş için başka bölükten (eyaletten) olup, çıkış kapısından hamama mı dalmadık. Kar yağdı diye bere taktık, emir gelmedi diye bereleri çıkardılar...


Zamanı yavaşlatabilirsin ama asla durduramazsın Yeşil Gezegen!

 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör
Vapur Aforizması

Ne yapacağımı bilmesem de Kadıköy'deki son vapura yetişmiştim. Saat, gece yarısına bir saat iki dakika vardı. Karaköy'e vardığımda aradan...

 
 
 

Comentários


Önerinizleriniz olursa cankulağıyla dinlerim! 

Thanks for submitting!

© 2023 by Train of Thoughts. Proudly created with Wix.com

bottom of page